Eğitim Bir Sen Adıyaman Şubesi genişletilmiş işyeri temsilcileri toplantısını online olarak gerçekleştirdi. Memur Sen ve Eğitim Bir Sen Genel Başkanı Ali Yalçın'ın başkanlığında gerçekleştirilen online toplantıya Eğitim Bir Sen Adıyaman Şubesi'nin tüm il ve ilçe işyeri temsilcileri katıldı. Eğitim çalışanlarının sorun ve talepleri ile kamu çalışanlarının mali, sosyal ve özlük hakları ile ilgili gerçekleştirilen çalışmaların değerlendirildiği toplantıda Genel Başkan Ali Yalçın Memur Sen İl Temsilciliği ve Eğitim Bir Sen Adıyaman Şubesi'nin sendikal faaliyetlerini yakından takip ettiğini belirterek köklü sendikal geçmişi,güçlü teşkilat yapısı ve müktesebatı dolayısıyla “Sendikacılığın Başkenti” ünvanını kullanan Adıyaman teşkilatımıza, geniş katılımlı ve verimli toplantı için çok teşekkür ediyorum" dedi.
Memur Sen İl Temsilcisi ve Eğitim Bir Sen Adıyaman Şube Başkanı Ali Deniz'in konuşması ile başlayan toplantıda Genel Başkan Ali Yalçın'ın hitabının ardından iş yeri temsilcilerinin konuşmalarına ve sorularına yer verildi.
İşyeri Temsilcilerinin sorularını yanıtlayan Ali Yalçın "Yıllık enflasyon oranının bir önceki yıla göre %24 arttığı, gıda enflasyonunun %25 seviyesinde olduğu, 2020 yılbaşı ve sonu itibarıyla faiz tarafında %75’lik artışın gerçekleştiği, bütçede faiz giderlerinde son 3 yıllık dönem itibarıyla %45-%70 artış oluştuğu, kur tarafında %40’a yakın artış rakamına ulaşıldığı gerçekleri artık göz ardı edilmemelidir. Hem gelir dağılımda adaleti sağlamak hem de enflasyon kaynaklı kayıpları telafi etmek, beraberinde düşük maaş ve ücret grubunda bulunan kamu görevlilerine asgari ücretler için atılan doğru adıma benzer bir yaklaşımı uygulamak için kamu görevlilerinin maaş ve ücretlerine 1 0cak 2021’den geçerli olmak üzere “en düşük devlet memuru aylığının %10’na denk gelecek tutarda seyyanen zam” istiyoruz. Hedef enflasyon ile gerçek enflasyon tutmuyor bunun faturasını emekçi kesim ödememelidir. Memur maaşlarının açlık ve yoksulluk rakamlarının üzerine çıkması gerekiyor" dedi.
Vergi matrahlarındaki adaletsizliğe değinen Ali Yalçın " devlet kaşıkla verdiğini kepçeyle almamalı. Kamu görevlilerine gelir vergisiyle köstek olan şu anki vergi dilimleri uygulaması terk edilmeli, memurun maaşını küçülten, yükünü büyüten düşük matrah oyununa son verilerek ya vergi matrahı yükseltilmeli ya da vergi dilimi en fazla yüzde 15’te sabitlenmelidir" şeklinde konuştu.
3600 ek göstergenin Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından verilen bir söz olduğunu dile getiren Yalçın " Ek göstergelerin yükseltilmesi ile ilgili mücadelemiz devam ediyor. Sadece belli meslek gruplarından ziyade memnuniyet katsayısını artıracak ve beklentiyi karşılayacak şekilde tüm kamu görevlileri için ek gösterge sistematiği çalışılmalıdır" dedi.
Memur Sen ve Eğitim Bir Sen Genel Başkanı Ali Yalçın sözlerini şöyle sürdürdü:
"Dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgınından en fazla etkilenen alanlardan biri de eğitim-öğretim oldu. Yüz yüze eğitime ara verilmesi gibi, salgınla mücadele konusunda alınması zorunlu ve kaçınılmaz kararlar, eğitim-öğretimin her aşaması ve kademesine ne yazık ki telafisi zor zararlar vermiştir, hâlâ da vermeye devam etmektedir. Bu olumsuz duruma rağmen, öğretmenlerimizin öğrencilerin eğitimde geri kalmaması adına gösterdiği olağanüstü ve fedakârca çabalar, uzaktan öğrenimi mümkün kılmıştır. Öğrencisi için sabahın erken saatlerinden gece geç saatlere kadar bilgisayar başında, bir yandan öğrencisinin dikkatini derste tutmaya çalışıp diğer yandan ders veren öğretmenlerimiz, bu zorlu süreçte hem eğitimin ayakta tutulmasının hem de öğrenme kayıplarının en aza indirilmesi mücadelesinin mimarları olmuştur."
"Öğretmen açığı, ücretli öğretmenlik gibi hak kayıplarına neden olan güvencesiz istihdam türleriyle kapatılmak yerine, öğretmen ihtiyacı gözetilerek yarıyıl tatili döneminde en az 60 bin öğretmen atanması yapılmalıdır."
"Aynı işi yapan, aynı sorumluluklara sahip kamu görevlileri arasında eşit olmayan özlük hakları doğuran statü farklılıkları kabul edilemez. Öğretmenler odasında farklı haklara sahip eğitimcilerin bulunması ayrımcılıktır. Bu ayrım eğitimciler arasında iş barışına, öğretmenin iç huzuruna ve eğitimin verimliliğine zarar vermektedir. "
"Öğretmenin yetiştirilmesinden emekliliğine kadar öğretmenlik mesleğini bütün olarak ele alacak, yöneticilik ve liderlik süreçlerine katılım, bu pozisyonlardaki mali, sosyal ve özlük hakları da içerecek, uluslararası standartlara uygun, öğretmenliğin kariyer mesleği niteliğini dikkate alan, öğretmenin etkinliğini artıracak, itibarını yükseltecek nitelikte bir meslek kanunu eğitimin geleceği açısından ertelenemez bir zorunluluktur."
"Yardımcı Hizmetler sınıfında çalışan personel ile ilgili görev tanımlarının hala yapılmamış olması bir çok belirsizliği beraberinde getiriyor. Çalışanlar arasında huzurun bozulmasına, motivasyonun düşmesine neden oluyor. Yardımcı Hizmetler sınıfındaki kamu çalışanları Genel İdari Hizmetler sınıfına alınarak problemler çözülebilir. 4/c'den 4/B kadrosuna alınan çalışanların sorunları ve bu arkadaşlarımıza uygulanan adaletsiz yaklaşımlar katlanarak devam etmektedir. İstihdam politikasındaki bu kadro çeşitliliği azaltılmalı ve eşit işe eşit ücret uygulanmalıdır."
"Okullarımızda yardımcı hizmetler sınıfı personel ihtiyacı had safhaya ulaşmıştır. Bu ihtiyaç her eğitim öğretim yılı başında İŞKUR vasıtasıyla geçici olarak Toplum Yararına Çalışan Personel istihdamı geçiştirilmektedir. Ancak geçici personel istihdamı, okulların temizlik, güvenlik vb sorunlarının çözümünü sadece ötelemekte ve kadrolu personelin omuzlarındaki ağır yükü daha da ağırlaştırmaktadır."
"Ek ders usul ve esaslarındaki adaletsizliği çözmek için mücadele edeceğiz. Sınıf, meslek dersi ve kültür dersi öğretmenlerine ayrı ayrı uygulanmakta olan ek ders esasları öğretmenler arasında iç barışı ve huzuru bozacak düzeye gelmiştir. Öğretmenler maaş karşılığı ders saatlerinin güncellenerek standart bir hale getirilmesi için çalışmalarımızı sürdürüyoruz."
" Köy okullarımızın büyük problemleri var. bu okullarımızın temizlik, ısınma, eğitim öğretim materyalleri gibi bir çok ihtiyacı okulda çalışan öğretmen ve yöneticilerin katkılarıyla karşılanmaktadır. Öğretmenlerimizin okullarına ulaşım güçlüklerine çözüm bulunmalı. Köylerde ve dezavantajlı bölgelerde çalışan eğitimcilerimizi teşvik edecek mali uygulamalar devreye sokulmalıdır."
" İlköğretim kurumlarının Milli Eğitim Bakanlığı'ndan ya da mahalli idarelerden doğrudan ödenek alamaması okul yönetimlerini velilerle karşı karşıya getiriyor. Bu durum hem eğitim-öğretime zarar verip bu sorunu okullar arası başarı farklılığının bir unsuru haline dönüştürmekte hem okul yöneticilerine yönelik hukuksuz, haksız ve adaletsiz uygulamalara ve mağduriyetlere kapı aralamakta hem de yönetici/öğretmen ile öğrenci velilerini karşı karşıya getirerek okul iklimini ve okul-veli iş birliğini zedelemektedir. Okul bazlı ödenek tahsisi yapılarak personel dışı cari harcamaların yönetilmesi için ödeneklerin doğrudan okul idareleri tarafından kullanılması sağlanmalıdır."
"Engelli memurların mağduriyetleri sebebiyle çalışma hayatında yıpranmalarının diğer memurlardan daha fazla olması nedeni ile kademe ve derece artışları hususunda düzenleme yapılmalıdır. Engelli memurların iş yerlerine gidiş ve gelişlerinin kendilerine daha fazla maliyete sebep olduğunu biliyoruz. Bu arkadaşlarımızın intibakını kolaylaştıracak uygulamalar hayata geçirilmelidir."