Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen Adıyaman Şube Başkanı Ali Deniz gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu. Haftalık Olağan Yönetim Kurulu Toplantısı sonrasında konuşan Ali Deniz, kovid-19 salgını gölgesinde devam eden eğitim-öğretim faaliyetleri, yaşanan sıkıntılar, sorunların çözümüne yönelik öneriler ve sendikal çalışmalar hakkında değerlendirmelerde bulunduklarını belirterek “çalışma hayatımızın normalleşmesi, ekonomide büyüme ivmesinin yeniden yakalanması, kamu görevlilerinin düşen alım gücünün iyileştirilmesi, eğitim faaliyetlerinin her şartta sürdürülebilmesi amacıyla gereken tedbirler alınmalı, bu bağlamda ihtiyaç duyulan kamu politikaları hızla hayata geçirilmelidir” dedi.
Dünya genelinde sağlık başta olmak üzere ekonomiyi, çalışma hayatını, eğitimi, her türlü kültürel ve sanatsal faaliyetleri etkisini altına alan ve hayatımızı tehdit eden kovid-19 salgınına karşı en büyük gücün, alınacak olan bireysel ve kamusal tedbirler olduğunu vurgulayan Deniz, “salgın sürecinde öğrenciler ve eğitim çalışanları öncelenerek eğitim-öğretim ortamlarında gereken tedbirler alınmalı, eğitimin yüz yüze yapılması temel amaç olmalıdır. Salgının seyrine göre yüz yüze eğitimin mümkün olmadığı hâllerde uzaktan eğitimin eşit şartlarda erişilebilirliği ve sürekliliği sağlanmalıdır. Eğitim-öğretim faaliyetlerinin başlaması nedeniyle ders planlaması, yüz yüze ve uzaktan eğitim icra etmeleri sebebiyle eğitim çalışanlarına filyasyon ve denetim görevinin verilmemesi eğitimin verimliliği ve devamlılığı açısından elzemdir” şeklinde konuştu.
4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu’nun artık güncel ihtiyaçlara cevap vermediğini dillendiren Ali Deniz, “ILO standartları çerçevesinde kamu görevlilerinin beklentilerini karşılayacak, daha işlevsel ve çözüm odaklı bir toplu sözleşme masasına imkân sağlayacak, kamu görevlilerinin çalışma şartlarını iyileştirecek, haklarını geliştirecek yeni bir düzenleme yapılmalıdır” dedi.
“Öğretmenlerin statüsünü yükseltecek, emeğinin karşılığı olan sosyal ve mali hakları teslim edecek, görev, yetki, ehliyet, liyakat alanlarındaki mevzuat dağınıklıklarını giderecek, şiddeti önleyecek bir Öğretmenlik Meslek Kanunu için artık somut adımlar atılmalıdır” ifadelerini kullanan Deniz, öğretmen istihdamındaki çeşitliliğin her gün yeni sorunlar ürettiğini belirterek “Aile birliğini bozan, aynı işi yapanlar arasında sosyal hiyerarşi üreten, hak ve ücretlerde haksızlığa ve adaletsizliğe yol açan sözleşmeli öğretmenliğin yanı sıra, eğitimcileri ucuz işçiliğe mecbur bırakan ücretli öğretmenlik uygulaması da kaldırılmalı; kadrolu öğretmenlik yegâne istihdam biçimi olmalıdır” şeklinde konuştu. Ali Deniz sözlerini şöyle sürdürdü:
“3600 ek gösterge sözü, 2023 Eğitim Vizyonu’nda yer almasına, Cumhurbaşkanlığı eylem planlarına da dâhil edilmesine rağmen bu konuda beklentiler karşılanmamış, hiçbir somut adım atılmamıştır. 3600 ek gösterge tüm eğitim çalışanlarını kapsayacak şekilde hayata geçirilmelidir.”
“Eğitim kurumu yöneticiliği, “Eğitim Yönetiminde Liyakat ve Kariyer” raporumuzda tanımladığımız ve Bakanlığın 2023 Eğitim Vizyonu Belgesi’nde de ifade edildiği şekliyle profesyonel meslek statüsüne kavuşturulmalıdır. Bu doğrultuda, eğitim kurumu yöneticilerinin müktesep hakları korunmalı, meslekî ilerlemelerini sağlayacak liyakat esaslı, kadro güvencesine dayalı bir sistem kurulmalıdır.”
“Hizmetli, memur, şeflerimiz başta olmak üzere, tüm genel idare hizmetleri ve yardımcı hizmetler sınıfı çalışanlarının mali ve özlük hakları iyileştirilmeli; kamu personel sisteminde ilerlemelerini sağlayacak görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavları periyodik olarak yapılmalıdır. Yardımcı hizmetler sınıfı çalışanları öğrenim durumları, fiilen yaptıkları görev ve hizmet süresi itibarıyla genel idare hizmetleri sınıfı kadrolarına herhangi bir sınava tabi tutulmadan geçirilmelidir.”