Eğitim-Bir-Sen olarak, 1982 model darbe dönemi kalıntısı çağdışı kılık ve kıyafet yönetmeliğinin yürürlükten kaldırılması amacıyla,18.03.2013 tarihinden itibaren Sendikamıza üye kamu görevlilerinin, Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan Personelin Kılık ve Kıyafetine Dair Yönetmeliğin 5’inci maddesindeki; kadın kamu görevlilerine yönelik; “baş daima açık”, “ayakkabılar ve/veya çizmeler normla topuklu olması” ve “kot ve benzeri pantolonlar”, “terlik tipi (sandalet) ayakkabı” giyilmemesi; erkek kamu görevlilerine yönelik; “sandalet ve atkılı ayakkabı giyilmemesi”, “kulak ortasından aşağı favori bırakılmaması”, “sakal bırakılmaması”, “saç uzatılmaması”, “bıyıkların üst dudak boyunu geçmemesi ve üstten alınmaması, yanlarının üst dudak, alt uçlarını dudak hizasından kesilmesi”, “kravat takılması” ve “balıkçı yaka ve benzeri süveter giyilmemesi”; şeklindeki yasak ve sınırlamalara uymadan kamu hizmeti sunmalarına, bu sınırlamaları dikkate almaksızın milletimizin değerlerine ve genel kabul görmüş kılık-kıyafet şekillerine uygun olmak, herkesin bu kapsamda tercihlerine azami saygı gösterilmesi kaydıyla inançları ve/veya tercihleri doğrultusuna belirleyecekleri kılık-kıyafetle göreve gitmelerine ve görev mahallinde bulunmalarını, bu eylem sürecinin kamu görevlilerinin kılık-kıyafet özgürlüğünü teminat altına alan yasal ve yönetsel düzenleme yapılıncaya kadar devam ettirmelerine karar verip, eylemimizi uygulamaya koymuştuk. Ancak bazı idarelerce, söz konusu eylememize katılan üyelerimizden savunma istenildiğine dair duyumlar almaktayız.
Anayasa’nın 90. maddesi, “Usulüne göre yürürlüğe konulmuş Milletlerarası Anlaşmalar kanun hükmündedir” hükmünü içermektedir. Sendikal faaliyetleri güvence altına alan “Sendikal Örgütlenme ve Örgütlenme Hakkının Korunmasına İlişkin 87 sayılı Sözleşme”, “Kamu Hizmetlerinde Örgütlenme Hakkının Korunmasına ve İstihdam Koşullarının Belirlenmesi Yöntemlerine İlişkin 151 sayılı Sözleşme”, “İnsan hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Sözleşme” gibi usulüne göre yürürlüğe konulmuş Milletlerarası Anlaşmaların, Anayasa’nın 90. maddesi uyarınca iç hukuktaki bir hüküm gibi uygulanması gerektiği kabul edilmektedir.
4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu’nun 5198 sayılı Kanun’la değişik 18. maddesinde, “Kamu görevlileri, iş saatleri dışında veya işverenin izni ile iş saatleri içinde sendika veya konfederasyonların bu Kanunda belirtilen faaliyetlerine katılmalarından dolayı farklı bir işleme tabi tutulamaz ve görevlerine son verilemez” hükmü yer almaktadır.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 118. maddesinde, “(1) Bir kimseye karşı bir sendikaya üye olmaya veya olmamaya, sendikanın faaliyetlerine katılmaya veya katılmamaya, sendikadan veya sendika yönetimindeki görevinden ayrılmaya zorlamak amacıyla, cebir veya tehdit kullanan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (2) Cebir veya tehdit kullanılarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla bir sendikanın faaliyetlerinin engellenmesi halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur” hükmü bulunmaktadır.
Danıştay 8. Dairesi’nin 1997/4984 E. Ve 09.04.1999 tarihli 1999/1937 sayılı kararı başta olmak üzere, Danıştay’ın ve AİHM’nin de sendikal faaliyetlere katılanlar hakkında disiplin soruşturması açılamayacağı ve disiplin cezası uygulanamayacağı yönünde kararları bulunmaktadır.
Bakanlığın 27.02.2012 tarih ve 17848 sayılı sendika eylemi konulu yazısında, sendikal faaliyetlere katılımın özür olarak kabul edilmesi gerektiği belirtilmektedir.
Yukarıda yer alan hükümler, yargı kararları ve Bakanlığın söz konusu yazısı birlikte değerlendirildiğinde, sendikal faaliyetlerin yasal bir hak olduğu ve bu hakkın engellenemeyeceği açıktır.
Bu nedenle, Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan Personelin Kılık ve Kıyafetine Dair Yönetmeliğin 5’inci maddesindeki sınırlamalar dikkate alınmaksızın işyerlerine gidilmesi ve çalışılması eylemine katılan tüm üyelerimize sendikal faaliyete katılmalarından dolayı haklarında hiçbir disiplin işlemi uygulanamaz.