Adıyaman 1 Şubesi

Zulmü lanetliyor, Çin'i Boykot Ediyoruz

Müslüman Uygur Türkleri toprakları ve vatanları Doğu Türkistan’daki şanlı direnişlerini 257 yıldan beri büyük bir cesaret, kahramanlık  örnekleri ile dolu bir biçimde başarı ile sürdürmektedir. Müslüman Uygur Türklerinin bu kutsal mücadelesi Doğu Türkistan Hür ve Bağımsız olana ve bu topraklarda İla-yı Kelimetullah hakim olana kadar sürdürmeye azimli ve kararlıdır.

Hayatın katliam ve asimilasyon altına alındığı Doğu Türkistan’da Müslümanlara yönelik baskılar her yıl artarak sürmektedir. Çin, 1949 yılından beri sürdürdüğü baskıcı tutumunu kıyımlarla devam ettirmektedir. Şimdiye kadar yaklaşık 35 milyon insanın öldürüldüğü, binlerce insanın sebepsiz yere tutuklanıp ağır işkencelere tabi tutulduğu, kiminin evine dönemeyip belirsiz zindanlarda çürüyüp gittiği, evine dönenlerin ya sakat ya hayata tutunamayacak derecede ruhsal travma geçirdiği Doğu Türkistan’da, bu yıl da özellikle Kur’an okudukları, namaz kıldıkları ve oruç tuttukları için kardeşlerimize eza cefada sınır tanınmıyor. 15 gündür Çinli faşist askerler bölgeyi tamamen kuşatma altına aldı.

 

 

Türkistan’da Oruç tutmak yasak…

Müslüman kadınlar taciz ediliyor, keyfi bir şekilde gözaltına alınıyor..

Kur’an eğitimi engelleniyor, 500 bin civarında çocuk zorla ideolojik eğitimlere tabi tutuluyor..

Çin hükümeti, farklı Türkçe lehçelerinde konuşan yerli halkı Çinceyi kullanmaya zorlayarak asimilasyon politikaları uyguluyor.

Müslüman Uygur Türklerinin Mal varlıklarına keyfi bir şekilde el konuluyor, seyahat özgürlükleri kısıtlanıyor.

Türkistanlı kadınlar, “plan dışında” hamile kaldıklarında hamileliklerinin son günleri dahi olsa mecburi kürtaja tabi tutuluyor.  Nüfus planlaması dışında olan çocukların gizli olarak dünyaya getirilmesi hâlinde ise aileler çok yüksek maddi cezalara maruz kalıyor, doğum yapan kadın veya eşi memur ise bu kişinin görevine son veriliyor.

Bu hukuksuzluklara, zulümlere, yasaklara ve baskılara itiraz edenler evlerinden alınıyor, demokratik eylem hakkını kullananlar sokak ortasında öldürülüyor.

İşkenceler ve idamlar ise aralıksız sürüyor.

Kanaat Önderi Alimler zehirlenerek öldürülüyor.

Doğu Türkistan’da; Gazze, Orta Afrika, Mısır, Irak veya Suriye’deki zulümlerden farklı bir zulüm yaşanmaktadır. Buranın dünya ile iletişimi kesilmiş, haberleşmeden yalıtılmış; kapalı devre bir işkence, katliam ve zorbalık sanki yokmuşçasına hunharca icra edilmektedir.

 

 

Dil baskısı altında kimliğinden uzaklaştırılan, inancını yaşaması artık ham bir hayale dönüştürülen, tarihinden kopartılmaya çalışılan Doğu Türkistan’da insanlık, siyasi çıkarlara feda edilmekte, İpek Yolu’nda kan dökülmekte, mahzun Doğu Türkistan’ı dünya sadece izlemektedir. Kapalı devre zulümler devam ederken dünyanın sessizliğinden cesaret alan Çin her güne yeni bir katliam ile başlamaktadır. Çin hükümetinin soykırıma dönüşen uygulamaları, her yıl binlerce Müslüman’ın hayatını kaybetmesiyle son bulmakta, Bölgenin dünya ile bağının kesilerek bu şekilde karantinaya alınması, durumun vahametiyle ilgili endişelerimizi arttırmaktadır. Yardım kuruluşlarının bölgeye girmesi engellenmekte, bölgeden sağlıklı haber alınamamaktadır. Çin, Doğu Türkistan’da olup bitenleri, gerçek haber ve bilgileri bütün dünyanın gözü önünde gizlemekte, Kendi güdümündeki medyayı  dizginleyerek kör ve sağır duruma getirmektedir. Gerçekleri kontrol ederek ustaca ve sinsice gizlemektedir. Çin’in bu sahtekârlığı bütün dünyaca bilinmesine rağmen BM başta olmak üzere medeni dünyanın demokrasi ve özgürlük havarileri üç maymunu oynamaya devam etmektedir. Dünya bu soykırıma, bu insanlık zulmüne, bu alçaklığa ve vahşete seyirci kalarak, ortak olmaktadır.

Ülke olarak Doğu Türkistan’a karşı tarihi sorumluluklarımız bulunmaktadır. Bu nedenle, Çin’de Müslümanlara uygulanan zulüm ve vahşeti durdurma görevi ilk önce Türkiye’nindir. Türkiye, Ata Yurdu’na sahip çıkmalı ve bu konuda daha çok rol üstlenmelidir.

 

 

Bu zulme “DUR” demek için tüm vicdan sahiplerini ayağa kalkmaya, Çin zulmü son bulana kadar bir daha oturmamaya davet ediyoruz. Yaşanan bu vahşeti, alçaklığı ve soykırımı protesto etmek için Çin mallarına yönelik kapsamlı “BOYKOT” çağrısı yapıyoruz. “Çin malına hayır” diyoruz.

Doğu Türkistan söz konusu olunca vicdanını duvara asanları kınıyoruz. Tüm dünya sussa da biz susmayacağız! Yeryüzünde tek başımıza bile kalsak mazlumun ve mağdurun yanında yer almaktan asla vazgeçmeyeceğiz. Onların haklarını savunmaktan katiyen geri durmayacağız. Büyük Memur-Sen ailesi olarak biz var oldukça Doğu Türkistan zulmünü, Gazze katliamlarını, Suriye vahşetini, Mısır ve Arakan’da yaşanan hukuksuzlukları gözlerine sokmaya devam edeceğiz. Gözlerinizi kapayarak vicdanlarınızın sizi rahat bırakmasına asla müsaade etmeyeceğiz. Eğitim-Bir-Sen olarak, kimden gelirse gelsin zulmün ve zalimlerin karşısında; kime yapılırsa yapılsın mazlumların ve mağdurların yanındayız.

Bu duygularla, Doğu Türkistanlı kardeşlerimizin her zaman yanında olduğumuzu ifade ediyor; her türlü insanlık dışı uygulamanın bir an önce sona ermesini temenni ediyor; yaptıklarından dolayı Çinli yetkilileri lanetliyoruz.